27 Temmuz 2010 Salı

zavallı yeni nesil

billboard'da kapanmış. müzik dergileriyle alakamı daha bu bloga ilk yazmaya başladığım zaman anlatmıştım. işte burda. artık her şey internette,bloglar herşeyimiz, müzik siteleri harika, her haber anında elimizin altında vs.. vs.. ama  insanın evinde bir sürü müzik dergisinin var olduğunu bilmesi bence her şeye değer. yani artık değmiyor sanırsam. aylardır belki sene oldu ayın sonunda markete koşmuyorum dergi için ama koşuyordum bir vakit. ne de güzeldi arkadaşlarımızla her ay birimiz yüxexes alır birimiz billboard birimiz rolling stone okur okur değiş tokuş yapardık.


veee house biter. 6sezonu da izledim gururluyum mutluyum. son sezon biraz yavaştı bence. bazı bölümlerde sıkıldım bazı bölümler de çok iyiydi mesela lockdown. 7. sezon son sezon olmalı bence. of çok iyi dizi muhteşem. yeni sezonda 13'nin yerine gelecek tıp öğrencisi house'a iyi malzeme çıkaracak.

Equilibrium

biraz matrix kıyafetler ve hareketler biraz fahrenheit konu. beğendim heyecan olayını yüksekte tutmuşlar,  beğenmedim o son neydi ya?? paraları bitmiş de çabucak bir şeyler ayarlamak zorunda kalmışlar gibi.

Death Becomes Her

çok eğlenceli film. kadro kendini gösteriyor

25 Temmuz 2010 Pazar

Uyanamıyorum


günlerdir "geç kalkıyorum aman çok uyuyorum" diyip dün uykumun gelmesini de fırsat bilerek erkenden yattım saat 01:30du. uyandığımda saat sabah 11 buçuktu. evet herzamankinden daha erken uyandım amaa 10 saat uyumuşum. oha ya oha öliyim ben en iyisi.

21 Temmuz 2010 Çarşamba

yeni lindsay lohan geliyor


bu kızımız gossip girl'ün popüler kızların arasına girmek için bi taraflarını yırtan, bütün iyi özelliklerini kaybedip kim nereye çekerse oraya gidip sonunda hiçbir özelliği kalmayan her şeyi eline yüzüne bulaştıran karakteri jenny humphrey yanii taylor momsen. bu hatunun bir rock grubu olduğunu duymuştum ama pek sallamamıştım çünkü kendisinin 3 sezonluk dizi boyunca değiştirdiği imajı hiç iyiye gitmiyordu.

93lü olduğuna kim inanır.

sonracıma bugün bir şarkılarına (make me wanna die) rast geldim ay hadi dinliyim dedim ama o da ne? bu kızda ne ses varmış canım. ben bayan vokallere ayılıp bayılmam ama bu kızın sesi beni çok etkiledi azizim. 

bu grup elemanlarını nerden bulmuş acep?


biri bu kıza gittiğin yol yol değil desin o göz makyajından kurtarsın.

***

grubunun adı the pretty reckless. klip vermek isterdim ama buraya hangi videoyu koysam elimde patladı fizy linkleri de kendi kendine değişiyor şimdi buraya "make me wanna die" koydum sanıp sonra karşınıza nihat doğan falan çıkabilir.

***

şarkı kick ass soundtrackindeymiş. cörk'e selam çakıyorum


güzel şarkı ama içimden bi ses bu grubun ilk ve son başarısı olarak kalıcak diyor

20 Temmuz 2010 Salı

Sıcak çarpar

kaç gündür blog yazıcam üşenmekten şurdan kalkıp odama bile gidemiyorum o derece bir ağırlık var üstümde. house'da 5. sezon ortalarına geldim. arada televizyondaki güzel filmlere bakıyorum.ehliyet kursu çok sıkıcı. bitane kastamonulu olduğunu sık sık dile getiren ve her olayda bu da bizim başımıza geldi diyen teyze var. ona kısaca "budabizimbaşımızageldi teyze" diyoruz. bağıra bağıra konuşuyor son derslerde sırayla oğullarını da yanında getirmeye başladı. kadına sorsan yolların fatihi şöför nebahat aslında o. öyle bir iddia var ortada yani. her teneffüs birisini kapana kıstırıp nasıl araba söndürdüklerini bilmem nerelerden nasıl geçtiklerini anlatıp ha ha ha diye gülüyor. şaka olmalı neyseki 2 günümüz kaldı bitmesine.


***
çok sıcaksın hava çooook

16 Temmuz 2010 Cuma

güzel kadın & çirkin erkek sorunsalı ya da tam tersi

ezgiyle geçen gün sabah 4e kadar house fotoğrafları bakıp yorum yaptık ve yıllardır konuşup durduğumuz bir konu tekrar canlandı. bugüne kadar kime taş hatun desek kime oha çok yakışıklı desek yanından pırtlayan sevgili beklentilerimizi çökertmiş ve bu muuu dememize yol açmıştı. çevremizi bir kenara bıraktık hadi ya bu aktörler şarkıcılar? hiç bi zaman johnny depp'i o kadına yakıştıramadık. james mcavoy ve anne-marie duff ne alakaydı? ya bu kızların aklı nerdeydi. dizideki benim favorim cameron yani jennifer morrison ilk darbemizdi.



al sana cameron

 
                                              olamaz                       

 
oysaki şöyle tablolar da mevcutmuş.

sonracıma ezginin number one'ı olarak tabir edebileceğimiz bir 13 dizimizde mevcut.bakın bu da kendisi.



olivia wilde ve kocasına mutlu(!) bi hayat diliyoruz.




veee house...

 

kim derdi ki bu adam yaşlanınca efsaneleşecek...


bu da evlilik fotoğrafları.

***

olmuyor, olmuyor...

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Geriden gelen dizi izleyicisi



ağğğbiiiii house'ın 4. sezon son iki bölümü çok iyi değil miydi?? ben böle dizi finali görmedim. lost'ta bile böyle bir olay yoktu şu 90 dakika içinde izlediklerimi 2 sezon yedirmeye çalışıyorlardı. (evet 6 sezon izlediğim lost'a bok atıyorum)

hala kendime gelemedim resmen çarpıldım. nefret ettiğim gitsin de kurtulalım diye baktığım cutthroat bitch için neredeyse ağlıcaktım. wilson'ın hastaneden eve geldiği sahne inanılmaz duygusaldı. house'un halüsinasyonları çok kilitti. amber yerine esmer bir hatun mesela. " who am I?" of of offf. yerime mıhlandım gözlerimi ekrandan alamadım eğer şu diziyi haftalık takip ediyor olsaydım muhtemelen o hafta çıldırmış olurdum.


house's head ve wilson's heart şu dizi için ben tamamım diyor bağıra bağıra.


bu ise finale yakışmayacak bir son.

13 Temmuz 2010 Salı

You know my name


yıllar oldu aksiyonlu film izlemiyordum. en sevdiğim türlerden biri. patlasın bombalar, konuşsun silahlar, süper hızlı arabalar...

***

şu filmlerde poker masalarında kartını kim en son açıyorsa o adam da kesin bir iş vardır.


eva green'de çok güzel hatun. daniel craig ne kadar kötü bir bond'du ayrıca sıfır karizma sıfır hareket ama iyi oynamış orada hakkını yiyemem. yine de eva green gibi bir bond kızı fazla gelmiş sanki.



kendisini the dreamers'da her şeyiyle gördük. the dreamers'da ne acayip filmdi hakkaten. ama bence iyi bir oyuncu.

***

casino royale imdb'de 8.0 sıfır almış 170bin küsür kişi de oylamış yani ama ilk 250'de değil. ben bu ilk 250 mantığını çözemedim zaten geçen baktım hala benjamin button listedeydi ultra sıkıcı bir film bi de uzun allahım dakikalar geçmek bilmemişti ama o listede duruyor hala.

8 Temmuz 2010 Perşembe

"Çorabımın teki hala yok" gibi sözler içeren bir şarkı var hakkaten

The Fall

evet an itibariyle efsanemiz House'un 3. sezonunu el sallayarak uğurladık. dizi benim açımdan gittikçe ilginleşiyor. ama ben günde bilmem kaç bölüm izleyip beynimi uyuşturuyorum o ayrı mesele.


The Mighty

6 Temmuz 2010 Salı

Taze taze Toy Story 3

Toy Story 3

Imdb'de 9.1 ratingle 6. sırada olan Toy Story'nin muhtemelen son macerası Toy Story 3'ü bugün 3D xpand teknolojisiyle izledim. (real 3D mi iyi yoksa xpand mi karşılaştırmasını yapacak kadar 3D film izlemedim o yüzden yorum yapamıyorum). diğer 2 filme bayılmıştım, kısaca pixar'a bayılıyorum zaten. adamlar bu işi harika yapıyor. o yüzden 3.ye de büyük beklentilerle gittim. belediye sineması herzamanki gibi "piyasa olan neyse 3 hafta bütün salonlarımızı onun için kapatalım" politikasına devam ettiği için eclipse ve sex and the city'le hayatını sürdürmeye çalışıyor aman zaten koltukları rahatsız salonları kötü ne isterlerse yapsınlar. ben de prestije'e doğru yol aldım. orjinal altyazılı diye gittim dublajla karşılaştım ama animasyon olduğu için pek de sorun etmedim açıkçası. her zamanki gibi kimse yoktu rahatça film izleyebiliriz derken iki tane canavar kız çocuğu "sahalarda boy gösterdi". yeni nesil çocuklardan nefret ediyorum. abi sen çocuksun bak 3 boyutlu bir şey izliyorsun bi yoğunlaş filme ne biliyim şaşır mutlu ol. böyle bir teknolojinin çocukların ilgisini çekmesi lazım ama nerdeee bütün film o lanet olası çenelerini hiç kapatmadılar. ayrıyetten o kadar canları sıkıldı ki sürekli yer değiştirdiler, koltukların arasında dolaştılar.(en ön zevklerini ise hiç anlayamadım)


filme geliyorum hemen. bizi yine muhteşem bir macera bekliyor. filmi non-stop verdiler buna rağmen hiç sıkılmadım. ispanyol romantik buzz gülme krizlerine girmeme sebep oldu. Ken ben kız oyuncağı değilim diye diretti ama bir giysi dolabı vardı ki hiçbir barbie böylesine sahip değildir herhalde. eşyaları, en ufak ayrıntıları o kadar güzel çiziyorlar ki hayran kalıyorsunuz. özellikle pixar'ın küçük kız ve bebek figürlerine hayranım ben. bu filmde de Bonnie inanılmaz sevimliydi dokunup yanaklarını mıncırmak istedim. fotoğrafına baktım internette ama pixar en uyduruk fotosunu koymuş başka da bulamadım.



hahaha bi de hala gözümün önünden gitmeyen tek gözü kapalı oyuncak bebek muhtemelen filmi izleyen küçük çocukların daha büyük kabusu olucak. benimde böle kel bir bebeğim vardı elinde biberonuyla.

koşa koşa gidilesi bir film olmuş bu 3. Yaz için alternatifsiz bir eğlence.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Bu kadar çeşit olmak zorunda mı?

bugün kendime harici harddisc aldım. teknosa'da indirim varmış kılıf da hediye veriyorlardı kaçırmıyım diye hemen evden dışarı attım kendimi. aslında bugün hiç dışarı çıkasım da yoktu. koşa koşa girdim mağazaya bi baktım dün baktığımız stand değişmiş ortada indirim yok birden panik oldum ama hala devam ediyormuş çok şükür. malum bizim bilgisayar sallantıda. bi ayağı çukurda hesabı bi gün kapanıcak ve hiç açılmıycak diye bekliyoruz. fay hattı üzerinde  yaşayan insanlar gibi napalım kader demedik önlemlerimizi aldık. oldu da bu harddisci düşürdüm bozdum işte o allahın hikmeti:p

ayrıca benim kendime bir telefon almam lazım. amma velakin o kadar çeşit o kadar özellik var ki napıcağımı bilemiyorum. ne istediğimi de bilmiyorum. uzun süredir bütün teknoloji sitelerini,mağazalarını ve forumlarını talan ettim. ezgi yakında telefon şekli almaya başlayacağımdan endişeli. şimdi ben aslında dokunmatiklerden kaçınıyordum hep tuşlu modellerle, dokunmatik olsa dahi klavyesi de olan modellerle ilgileniyordum sonra ezgiyle telefon geçmişimizi deşince ortaya dramatik sonuçlar çıktı. şuan elimde var olan ve çatır çatır çalışan nokia 6230i' yi yaklaşık 4-5 sene evvel aldım. bugün internette telefonun çıktığı zaman yapılan yorumlara bakınca dehşete kapıldım. yani çok değil 5 sene önce telefonun içinden çıkan 32MB  hafıza büyük olay yaratmış. 1.3 mp kamera muhteşem bulunmuş küçücük ekranı çözünürlüğüyle efsane olmuş vs vs. ondan evvel kullandığım siemens c55 polifonik ses veriyordu ve dönemin bombasıydı. sadece arama yaptığı ve mesaj atabildiği için ona da bir sürü özellik yaratmışlar internette  mesela alarm = var / cevapsız aramalar = var / tarih = var. ben şimdi alıcam tuşlu telefon gene 5 sene sonra millet düşünce gücüyle çalıştırcak telefonları benle de dalga geçicekler ' lan hala tuşa basıyo ahaha salak' diye. sonra wi fi denilen bir olay var. kameraların çözünürlükleri var. çift hat var. şurda 2 tane seçenek olsaydı da biz ikisi arasında kalsaydık her şey daha güzel olurdu bence.

Reservoir Dogs


Quiz Show

***
quiz show'u pek beğenmedim ama sonu güzeldi. Zodiac'sa onca kötü eleştirinin aksine süper filmdi.