26 Aralık 2010 Pazar

2 Dakikada Yaprak Dökümü



5. izleyişim daha güzel özetlenemezdi...

***

bu hafta iki erken yılbaşı partisine katıldım. Mithat alam film merkezi'ndeki çok çok eğlenceliydi. merkezi çok seviyorum orada çalışanları çok seviyorum. ayrıca merkezin onuncu yılı olduğu için 20dakikalık kısa belgeselimsi bir video hazırlanmıştı onu izledik ve karnımız ağrıyana kadar güldük. çok yaşa merkez!

***



Sevgili Yora,
sizi ne kadar özlediğimi anlatamam... iyi ki varsınız ne de güzel bir grupsunuz. ama konser çok kısa sürdü yetmedi yetemedi...

Sevgili Bronx Pi,
barmenleri konser esnasında sahnenin önünden ellerinde kocaman tekila shot tepsisiyle gezdirip bi yandan bira satmaya çalışmak çok da korkunç değil mi sence? hayır her konserde çemkircek bir şey bulmayayım istiyorum ama olmuyor, olmuyooor. ben orda eğleniyorum zaten hareket alanı dar senin orda gelip bira içer misin demen, yol vermem için beklemen çok çirkin. çok dikkat dağıtıcı. bu uygulamadan hemen vazgeçmeniz gerekiyor. bence mesela..

23 Aralık 2010 Perşembe

Kadir Ayı

 oda arkadaşlarımdan birinin bu ayı kadir ayı ilan etmesi sebebiyle her gün bir kadir inanır filmi izliyoruz, daha doğrusu o izliyor ben de arada maydonoz oluyorum. kim sevmez türk filmini. artık kanallarda türk filmlerini vermiyorlar ya da gidip gidip en sıkıcılarını seçiyorlar hiç izleyesim gelmiyor. işte ben de dedim fırsat bu fırsat. Önce karagözlüm'e takıldım. türkan hollywood'dan çağrılıyor yabancı adamlar geliyor. inanılmaz eğlenceli. ah güzel istanbul'da kadir müjdeyi kötü yollardan kurtardı. bayağ güzel sahneleri vardı.

Dönüş
dönüşü de bugün izledim. türkan sultan yönetmenmiş. kadir bu filmde de alamanyalara gidiyor sonra gelip hiçbir şeyi beğenmiyor. sultan bunu tasla yıkarken o tası duş başlığı gibi hayal ediyor, kandili yakarken kandili avizeymiş gibi görüyor, karısının çarıklarını topuklu ayakkabı gibi hayal ediyor ahaha. oda arkadaşımla ortak kararımızla bu filmde kadiri sevmedik. çok pasifti rolu çook ezikti. zaten sonunda öldü püü hem de alamanyalarda evlenmiş başkasından çocuk yapmış.




neyse efenim bunun dışında hayat aynı ezik modunda devam ediyor. buna bir dur dedik ve dün arkadaşlarımızı izlemek için BÜMK klasik müzik ve caz korolarının konserine gittiiik. geçen sene de katılmıştık ve açıkçası çok bayık ve sıkıcı geçmişti konserler. çok az kişi vardı (hem sahne hem izleyici) şarkılar sanki özensizdi ne bileyim sadece çıktılar söylediler ve gittiler biz de nolduğunu pek anlamamıştık. bu sene yine ön yargılar beni bürümüştü ama arkadaşları izleyeceğiz el mahkum.

önce güzel şeylerden bahsediyorum. bu sene daha özenli daha güzel bir sahne ve şarkılar dizisi izledik. küçük koreografiler eklenmiş, sahne kalabalıktı ve buna bağlı olarak daha güzel sesler duyduk. klasik müzikte iki arkadaşım vardı ve ikisini de izlemek çok büyük bir gurur verdi.

bümk klasik müzik korosu
caz korosu da geçen seneye bin bastı. açılış biraz karışık ve zayıf olsa da kapanışları mökemmeldi. hele bir hatun vardı ki kendisine hayran olduk bittik. o ne ses o ne hakimiyet allahım yearabbim. insanlarda nasıl yetenekler oluyor bööle şaşıp kalabiliyoruz. ayrıca izleyen sayısı inanılmaz kalabalıktı. insanlar basamaklara oturdu, ek sandalyeler getirildi... o derece bir kalabalık görmek tabiki sevindirici sonuçta bu da bir motivasyon.

şimdi geldik fasulyenin yararlarına...

bi kere bilet masasını kapının ağzına koyup bekleyenlerle bilet alanları savaştıran müzik kulübüne ilk sevgilerimi gönderiyorum. kapı açılış saatini tutturamayıp 19 30 ve 20 00 arasında yazı tura atmamıza sebep oldukları için sevgi demetlerimi arttırıyorum. (evet zaten 8 buçuk da falan başladı). o kapı bi açılamadı. insanlar otursun yerine bi yerleşsin sen aksaklık mı yapıyosun prova mı yapıyosun(bu saatte??) ne yapıyosan yap. ama böyle arbedede kendimi kıtlıktaymışız da gıda yardımı almak için sıraya girmişiz gibi hissettim. ve noldu? orada bayağ şık giyinmiş  muhtemelen çocuklarını izlemeye gelmiş ya da okulda hoca olan yetişkinler vardı hepsi sıcaktan fenalık geçirdi. ben bilet almıştım mesela ama o kalabalıkta kimse bana biletimi sormadı. bunun bir rockstar konseri olmadığını klasik ve caz müzik konseri olduğunun altını çizerim. o yüzden diyoruz ki bakınız albert long hall klasik müzik akşamları. orda salon her çarşamba dolu ama ben daha hiç kapıdan kalabalığı ittirerek girdiğimi hatırlamıyorum. çok zor değil, değil,değil.

bir de ek olarak konseri öncesi verilen programdan bahsetmek istiyorum. tamam güzelce koroların başarıları söyleyenlerin isimleri hangi şarkılar çalınacak hepsi yazılmış. arkayı çeviriyoruz şeflerin biyografileri. yanlız klasik müzik şefine ayıp olmasın diye üç satır yazıp caz korosu şefine sayfayı feda etmek nasıl oluyor onu anlamadım. tamam diğerinin başından daha çok olay geçmiştir falan filan ama bu ayarsızlık inanılmaz kötü bir görüntü oluşturdu gözümde. resmen bi sayfa anlatmışlar da anlatmışlar. ikisine de eşit boyutta biyografi hazırlanıp koyulsaydı daha iyi olabilirdi.


evet anlattım rahatladım.şimdi bölümümün benden yapmamı beklediği amele işler dizisine dönebilirim.

18 Aralık 2010 Cumartesi

"MoneyGrabber" Fitz & The Tantrums

Eksen'in yeni gözdesi moneygrabber buradan download edilebülü

                       

17 Aralık 2010 Cuma

City Island

all about my mother

perşembe günü pür neşe mithat alamcığıma gittim ve all about my mother'ı aldım. uzun süredir izlemek istediğim bir filmdi evde cd'si vardı ama açılmıyordu. akşam gittim cd'yi taktım şöyle bir filmi kontrol ediyim derken bir de ne göreyim. ben bu filmi yıllar evvel televizyonda izlemiştim. filmi anlat deseniz anlatamam ama karakterleri özelliklerini hatırladım. bayağ da beğenmiştim filmi demekki adını hiç öğrenememişim. hazır 30yılda(!) bir film izlemeye fırsat bulmuşum çift dikiş yapmıyım dedim başka film sularına yelken açtım.

city island
tataaam. city island. imdb'de baktık fena görünmüyordu. Andy Garcia'nın başrolde olduğu film biraz biraz little miss sunshine hatırlatsa da pek eğlenceli. ailemiz: ıslahevinde gardiyan olan baba, sekreter anne, üniversitede kafa patlattığı sanılan ama aslında striptizci olan kızları ve obez kadınlara karşı fetişi olan ve zamanını daha çok internette geçiren oğulları...


çook güzel vakit geçirdim. bayağ bayağ komik sahneleri vardı. çok hafif pek leziz. andy garcia döktürüyor. Emily Moretimer'ın oyunculuğu biraz bana battı. Abartılı el kol hareketleri vardı. Evin babasının evlenmeden önce başka bir kadından olan, hiç görmediği ve tesadüfen çalıştığı ıslahevinde bulup eve getirdiği Tony ise film boyunca üzerine bir şey giymeden gezme rekoru kırdı.



bugün de the tourist'e gitmek için tam hazırlanıyordum ki kedilervekitapları okuyunca yoldan geri dönmek zorunda kaldım. ayrıca ateşle oynayan kız'a gitmem lazım ama önce kitap bitecek!

5 Aralık 2010 Pazar