23 Nisan 2011 Cumartesi

20 Nisan 2011 Çarşamba

yaptığın line up kadar başına taş düşsün one love

kaybedenler kulübü
MANİC STREET PREACHERS'I DA KADRONA KATTIĞIN İÇİN SENDEN NEFRET EDİYORUM ONE LOVE. NE HALİN VARSA GÖR. İNŞALLAH SATILAMAYAN BİLETLER YÜZÜNDEN KORKUNÇ DÖNEMLER GEÇİRİRSİNİZ.

14 Nisan 2011 Perşembe

+24


bu yazıya -24 sanırı koymak istiyorum. 24 yaşından büyükler okuyamasın.


ayıla bayıla dinlediğim grup suede durduk yere birleşmeye karar verdi.

sonra türkiyeye gelmeye karar verdi.

sonra ben öğrendimki konserde yaş sınırı var.

yani ben konsere gidemiyorum.

an itibariyle kendimi yılmaz özdil gibi hissediyorum.

Neyse konunun özü bu sene (efes pilsen) one love'a editors suede ve the cakes geliyor ama efes pilsen sponsor olduğu için (10. yıl) önce isim kaldırılıyor ardından yaş sınırı yükseliyor. 24 nedir üniversiteden mezun olma yaşıdır. her geçen sene bu çıtanın yükselmesi nelere işaret delalet hatta hıyanet bilemiyorum artık.

freshtival'de +24.

merak ediyorum da eğer bu konserlerde çıkacak grupların elemanlarından biri 22 yaşındaysa falan o zaman noluyor?

-basçınızı değiştirin lütfen içeri giremez. gerekirse bas çalmayın ne gerek var.

 suede'i rüyamda görmeme sebebiyet veren kararlara selam gönderiyorum.

alkolden hoşlanmama rağmen alkolle aramda değişik bir bağ kurma isteği yaratıyorsunuz başka bir şey değil gerçekten. üniversite öğrencisinin gidemediği festivalin ruhunun eksik olduğunu düşünüyorum. ancak pilav günü ruhu yakalanabilir kusura bakmasınlar.

9 Nisan 2011 Cumartesi

Ipod: bir yaşam tarzı


sevgili IPod nano 3. nesil biricik mp3 çalarım. 1 nisanda seni alalı 3 sene oldu. Bana alınan en pahalı teknolojik aletsin. her ne kadar seni o zaman aldığımız fiyata şimdi iki tane yeni nesil ipod satın alabilsem de olsun. Beni hiç yarı yolda bırakmadın, ayda bir sarj istedin, kalitesiz boyuttaki şarkılarıma katlandın. o beyaz harika kulaklığına basıp içine etsem de seni hala seviyorum. çok pahalı aynısından bir tane daha alamam kusura bakma. beraber nice senelere...

o zaman bu ara en çok çaldığın şarkı gelsin.

Everyone saw the beauty, no one saw the pain

punch drunk love

gia
Gia carangi 1960 yılında philadelphia'da doğuyor. Pek matah bir ailesi olduğu söylenemez. 18 yaşında new yorke'a geliyor. 70'lerin sonu ve 80'lerin başında vogue, cosmopolitan olmak üzere belli başlı bütün dergilerin kapaklarına çıkıyor ve bir çok markayla çalışıyor. Tüm modellerden farklı güzelliğiyle dönemin en aranan mankeni oluyor.


dönemin ünlü makyözü linda'yla ne senle ne sensiz şeklinde devam eden bir ilişki yaşıyor. Kokainle başlayan uyuşturucu macerası eroinle devam ediyor. Kazandığı dolarları uyuşturucuya veriyor drug dealerlarla yatıyor hatta tecavüze uğruyor ve kariyerindeki hızlı çıkış birden rotasını değiştiriyor.

Gia carangi ilk top model ayrıca  AIDS'den hayatını kaybeden ilk ünlü kadın olarak anılıyor artık. Bu ibretlik hayat hikayesinin sinema versiyonu  (aslında tv series) beni çok etkiledi. Angelina Jolie'nin en çok beğendiğim filmi diyebilirim sanırım.

4 Nisan 2011 Pazartesi

Vega @ Ghetto

hell yeah
yer ghetto sahnede vega. Dünyalar tatlısı deniz özbey akyüz sahnede. vega benim için çok özel anılara sahip bir grup. son albümleri hafif müzik çıktığından bu yana ( ki şaka maka neredeyse 6 sene olmuş) tek tük konserler veriyorlar ben de istanbul'a geldiğimden beri bunları yakalamaya çalışıyorum çünkü hep içimde veganın son konseri haberini alacağım gibi kötü bir his saklı yatıyor. Hafif müzik'i zonguldak'a getirtmek için müzik markete 23923721 kere gittiğimi dün gibi hatırlıyorum. ve o şarkılar çalmaya başladığında (tabiki walkman) hiç sektirmeden bütün şarkıları ezberlemiştim. çünkü hepsi çok başarılıydı.

neyse konsere gelirsek şaka değil daha ilk notalardan benim elim ayağım boşaldı. daha önce hiçbir konserde böyle hissetmedim. belki vega'dan bin kat fazla dinlediğim grupların konserine gittim ama bu duyguyu hiç yaşayamamıştım. havada resmen elektrik vardı. ordaki kimse içkisini içip sohbet etmek için gelmemişti, gerçekten vega'yı dinlemeye gelmişti. Konser k9'la başladı. çek çek fişimi lütfen. resmen walkmande binlerce defa dinlediğim şarkıyı canlı canlı dinliyordum. denizin o muhteşem vokalini canlı dinlemek bambaşka. o gün biraz hastaydı ama hiç şikayetçi olmadı şarkı aralarında mendili ve fincanıyla buluştu ardından kaldığı yerden devam etti. 19 şarkı + mendil +elimde değil.  verdiğim konser parasının tamamını hak ettiler.

ayrıca bronx pi gitsin biraz ghettodan ders alsın. barmenler konser boyunca çok nadir geçtiler. Hiç rahatsız edilmeden konseri izleyebildik.


tek sorun biraz ses sistemindeki sıkıntıydı. mikrofonda ne dendiği pek belli olmuyordu:/

maalesef eylüle kadar bar konseri yokmuş. üniversite konserleri olur mu bilemiyorum.