26 Haziran 2011 Pazar

Never Let Me Go

Never Let Me Go
 2010 yapımı filmin başrollerin aşk ve gurur, atonement gibi filmlerden bildiğimiz keira knightley, an education'ın yıldızı carey mulligan, ve social network'ün parlayan yıldızı andrew garfield(ne biçim soyad ya ehehe) paylaşıyor. Bir kitaptan beyazperdeye aktarma. kitap times tarafından çağın en iyi kitaplarından biri olarak adlandırılıyor. şahsen ben okumadım ve eminim kitap filmden daha farklıdır muhtemelen de daha güzeldir. hikayede eksiklikler var. Çok karanlık film. böyle boğazını düğümlüyor iki saat boyunca hiç mutlu olamıyorsunuz. ayrıca söylemek isterim ki bu keira'ya böyle sayko nevrotik karakterler versinler. öyle bi filmi var mı bilmiyorum varsa izlemedim ama bakışlarında haraketlerinde bi delilik seziyorum her filmde.

24 Haziran 2011 Cuma

19 Haziran 2011 Pazar

Bir kitap iki film


Kitap maceralarıma semerkant'tan sonra amin maalouf'la devam etmem gerektiğine karar verdim ve yine bir çırpıda doğunun limanlarını okudum. Bir padişahın akıl sağlığını kaybetmiş kızı, onu tedavi etme maksadıyla adana'ya evine götüren ve evlenen doktor, oğulları İsyan'la başlayan kitap Fransaya göz kırpıyor bizi 2. dünya savaşının karmaşasına sürüklüyor oradan ortadoğuya geçiyor ve bir aşkı beraberinde getiriyor. Kesinlikle harika bir kitap. Çok akıcı çeviri baldan tatlı. Yazarın olaylara bakış açısı, anlatışı, vurguları çok edebi çok akılda kalıcı ve hayran bıraktırıcı.

Silent fall
Silent Fall zengin bir ailenin iki ferdinin öldürülmesiyle başlıyor. Evde bu cinayete tanıklık etmiş iki kişi bulunuyor: birisi kızları sylvia diğeri otistik oğulları Tim. Sylvia cinayeti işleyeni görmediğini söylüyor ve geriye bir tek tanık kalıyor fakat çocuk otistik. Otistik çocuklar çok özeller. Çok içe kapanık bir dünyaları var. Etraflarındakilerle iletişim kurmaktan kaçınıyorlar çoğunlukla konuşmuyorlar. Hatta bu yüzden dili kullansalar bile soru cümlesi kurmuyorlarmış karşılıklı konuşma gerektirdiği için. Ayrıca kendileri üretmekten çok taklit ederek dili kullanıyorlar. Filmdeki gibi bir taklit yeteneği gösteriyorlar mı gerçekten onu tam bilemiyorum. Otistik çocuklar çoğunlukla tekrar edici hareketlerden hoşlanıyorlar atıyorum sürekli bi yere vurmak zıplamak vs. Müthiş bi iq'ları var. Kısaca bu çocukların özel ilgiye ve bakıma ihtiyaçları var. Filmde de Tim ile çalışan iki doktor var birisi ilaçla tedavi etmek diğeri konuşarak terapi şeklini kullanarak çalışmak istiyor. Filmle ilgili bi çok yorum okudum çoğunlukla yerden yere vurulmuş ama bence o kadar da berbat değil ne berbat filmler gördük. Bi kere sıkıcı değil. Ayrıca ben otizmin üstüne çok durdum ama film onla alakalı da değil aslında bir cinayet gerilim filmi. Cinayetin çözümlenmesi evet daha güzel olabilirdi filmin sonu biraz hayal kırıklığıydı ama genel olarak çok da berbat değildi bence. Filmde Liv Tyler'ın çıtır halini görmek de mümkün ayrıca.

Griffin & Phoenix
Bu filmde bi acayipti. Bikere oyunculuklar zayıftı bence özellikle erkek karakter bana pek duygu veremedi ama yine de izledim. Filmi güzel yapan şeylerden biri görüntülerdi bilmiyorum ama filmin görüntüleri renkleri güzeldi. bir ikincisi de müziklerdi. bu filmin soundtrack albümü çıkmamış sanırım ve bence büyük kayıp. Grey's anathomy, smallville, house gibi dizilerin sonlarında çalan müzikleri seviyorsanız filmin müziklerine birşekilde ulaşın diyebilirim. filmde kısaca acıklı bir aşk filmi. Griffin & Phoenix cnbce'de yayınlandı geçenlerde bende öyle izleme şansına sahip oldum. bir arkadaşım da filmin ortalarına doğru bana mesaj attı "ya daha yeni açtım filmin konusu ne" diye. bende adam kanser dedim ve gerçekten tek kilit nokta buydu bence:D onu bilse o zamana kadar izlediklerini özetlemiş olurdu ama çok dalga konusu oldum şimdi herkes ee ipek filmin konusu ne adam kanser mi eheheh diye dalga geçiyor böhühühü.

16 Haziran 2011 Perşembe

Semerkant / Amin Maalouf


doğunun tüm güzellikleri... İran'da Ömer Hayyam'la başlayıp yüzyıllar atlayarak ömer hayyam'ın kitabı peşindeki bir amerikalının serüveniyle noktalanan, 4 ayrı bölümden oluşan harika bir kitap. geç oldu ama çok tatlı bir zamanda okudum. inanılmaz akıcı. hasan sabbah ömer hayyam ve nizamümülk hikayeleri bir o kadar efsanevi. hasan sabbah hep dikkatimi çekmişti onunla ilgili bir şeyler okumak hoşuma gidiyor. kitabın ilk kısımları açıkçası benim için daha akıcıydı çünkü tarihte ne kadar geriye gidersek benim algım o kadar açılıyor. sanırım 19.yy hikayelerinden bana gına geldi. şimdi yazarın diğer kitaplarına gözümü diktim.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Woody Allen

Crimes and Misdemeanors

Cassandra's Dream
İlk önce cassandra's dreami izledim ve dedim ki Aaa match pointe benziyor canım bu biraz biraz. sonra baktım yönetmen Woody Allen. Bugün seçim sonrası kafa dağıtmaca olarak crimes and misdemeanors'ı izledim ve dedim ki Aaa cassandra's dream'e benziyor canım bu. sonra yönetmenine baktım gene Woody Allen.

ama hepsi de güzel filmler.

12 Haziran 2011 Pazar

Sunset Park / Paul Auster

yarım saat sunset bulvarı diye aratıp görsel aramaya çalıştığım kitabı görüyorsunuz. Kendilerini sömestrda alıp daha anca okumaya vakit bulabildim. ayrıca ilk paul auster kitabım olarak da bir önem teşkil etmektedirler. İlk paul auster kitabım olmasıyla mütevellit (ahahah içimden eski türkçe akıyo resmen) çok fazla karşılaştırma yapıp yazarın en iyisi, en kötüsü, en ortası, en tırtı yorumları getiremiyorum. ama nedir? kısa sürede okudum karakterleri sevdim akışı sevdim her birinin iç dünyasına birinci tekil kişiden dolayı girdiğim için onları yakından tanıdım. benim için kitap geçer not aldı ama daha ayrıntılı bir açıklama görmek isteyenleri kediler ve kitaplara yönlendirdim gitti.

***
beyzbol kısmı hakkaten sıkıcıydı ama ya...

3 Haziran 2011 Cuma

Finallerim bitti dostlar

sıcakta acı dolu ders çalışma seanslarına sona verdim. Boğaziçi milk fest 2011 benim için erken bitti. artık eve gitme zamanı. zaten suede de geliyor zaten +24 de kalktı ehehehe

Reprise

in the mood for love

pride & prejudice

children of men

belle de jour

the double life of veronique
in the mood for love üzerine sırf bi blog girebilirim. fotoğraf gibi filmi valla hele o müzikler...