|
Zaman Kaybolmaz |
Madem teknik nedenlerle filmlere ara verdik o zaman kitapları koyalım.
Zaman Kaybolmaz İlber Ortaylı'yla gerçekleştirilen bir söyleşi kitabı. Nehir söyleşi de denilen soru cevaplarla ilerleyen biyografik bir çalışma. İlber Ortaylı'nın Kırım'dan Avrupa'ya göçen ailesiyle başlayıp, Topkapı Saray'ına önce müdür sonra da başkan olmasına kadarki sürecine kadar ilerliyor. Ortaylı gerçekten bilgi birikimi bakımından mükemmel bir insan. Onun bu noktaya, koltuğu sağlam kişileri tanıyıp temelsiz vasıflarla kolay yoldan gelmediğini apaçık görebilirsiniz. Nasıl azimle çalıştığını, ona bilgi ve dostluk bakımından fayda sağlayacak insan ilişkilerini nasıl edindiğini, seyahatlerini, fikirlerini belki de biraz patavatsızca söyleyişini hayranlıkla okudum. Kitapla ilgili tek sorun paylaşmak istemediği konulardaki tavizi. 40 yıl önce aynı ortamda bulunduğu ve belki bir daha hiç görmediği insanları isim ve soyadla anarken, yeri geldi mi bazı soruları "Aman ne biliyim ben şimdi unuttum!" diye yanıtlayarak geçiştirmiş.
|
Robert Kolej'in Kızları |
Robert Kolej'in değil de aslında Amerikan Kız Koleji'nin hikayesi. Amerikan misyonerler birliği tarafından Türkiye'ye protestanlığı yaymak için gönderilen misyonerlerden Mary Mills Patrick Erzurum'da bir süre yaşadıktan sonra İstanbul'a göreve getiriliyor. Burada o zaman Üsküdar'da bulunun yüksekokulun müdiresi olarak göreve başlayan Patrick daha sonra azimle okulu koleje çevirip Arnavutköy sırtlarında şu an Robert Kolej'in ikâmet ettiği binalara taşıyor. İster Hristiyanlığı yaymak isteyen ve azınlık isyanlarını alevlendiren hainler diyin ister başka bir şey, ortada kadınların birey olamadığı bir dönemde ortaya çıkan umut ışığından bahsediyoruz. Türk, Rum, Ermeni, Bulgar, Rus, İngiliz, Alman ve Arnavut her kültürden ve yöreden kızlar buraya gelip bu ışığın ortağı oluyorlar. Arka planda çöküşüne az kalmış Osmanlı İmparatorluğu'nu da batılı gözünden okuma şansı elde ediyorsunuz. Kitabın Türkçe'si biraz bozuk o yüzden okurken zorluyor.
|
Türk Promethe'ler |
Türkiye Cumhuriyet'i kurulduktan sonra ortaya büyük bir sorun çıkıyor: yeni nesli yetiştirecek nitelikli bireyler. Bu sebeple devlet, Sümerbank ve MTA Türkiye'den Avrupa'ya öğrencileri burslu gönderiyorlar, bu kitap da gidenlerin mektuplarından ve anılarından bir derleme sunuyor. Kültür değişimi, gittikleri okullarda eğitimin ve bilimin sonsuz nimetlerini görünce yaşadıkları şok, memleket özlemleri, ikinci dünya savaşı gibi bir çok alt metin barındırıyor.Ben en çok Sabahattin Eyüboğlu'nun ailesine yazdığı mektupları sevdim. Ayrıca Sabahattin Ali'nin yıllardır çok satanlardan düşmeyen kitabı Kürk Mantolu Madonna'da böyle bir dönemi anlatır. Kitabı, didaktik bir şekilde değil de anılar ve mektuplar üzerinden gittiği için çok beğendim.
|
Türk Mektupları |
Bu kitap da Avusturya elçisi olarak Kanuni döneminde Osmanlı topraklarına gelen Busbecq'in arkadaşına yazdığı mektuplardan oluşuyor. Derin bir merakla edindiği tüm bilgileri, gözlemlerini, yaşadığı olayları bu mektuplara dökmüş. Tabi bizim o zamanlar kitapla, anıyla, tarihle işimiz olmadığından dönemin ayrıntılarına ilişkin mükemmel bir kaynak sunuyor. Özellikle saat konulu anılarına çok güldüm. Dönem filmi gibi bir kitap. İstanbul'u betimlemelerle çok güzel anlatmış. Adamcağızı canlandırıp geri getirsek Istanbul'un şu anki halini görüp düşer bayılırdı.