19 Temmuz 2019 Cuma

10th Anniversary



Sevgili gönül dostları. (Nasıl bir giriş bu ben de bilemedim.)
2009'da Öss'nin bitmesinin verdiği rahatlamayla ne yapacağımı bilmeden açtığım başta bir nevi günlük/haftalık blog olarak kullanıp bir süre sonra film ve konser arşivime çevirdiğim fakat her daim saçmaladığım blog 10 senesini tamamlamış. Yıllaaaar vahhh geçen yıllarım. İnsan geçen süreye inanamıyor. Face App gelsin şurda gerçek yaşlandırmayı görsün.

Blog tutmanın bir takım faydaları oldu tabi. Mesela buradan çok farklı insanlarla tanıştım, bazılarıyla yüz yüze tanışamasam da hala sosyal medyanın çeşitli yerinden takip ediyorum. Değişik yazılar okudum, farklı görüşler gördüm. Kendim içinse bir nevi ufak çaplı kişisel arşiv oldu. Hala zaman zaman ya ben bu filmi ne ara izlemiştim dediğimde açıp buradan kontrol edebiliyor o zamanki düşüncelerimi okuyabiliyorum. Konser yazılarımı biraz daha devam ettirsem mesela daha iyi olabilirdi çünkü arada kaynayan çok oldu. Gezi olarak da sadece iki gezi yazmışım, keşke bir kaç tane daha ekleyebilseydim.

Bu blog için zamanında ne temalarla uğraştım, ne bloglar okuyup sorunları çözmeye çalıştım, yeri geldi kodlama kısımlarını yap boz şeklinde kurcaladım. Şu an kaybettiğim zamana biraz üzülmedim değil iki kitap okusaymışım keşke :D

Neyse işte böyle. Eskiden buralar internetin twitter'ıydı. Artık ghost town. Kasabanın yaşlıları arada çalıları topluyoruz.


the assassination of gianni versace

amy

capharnaüm

chernobyl

the edge of democracy

9 Şubat 2019 Cumartesi

Hiçbir zaman eskisi gibi olmaz

Green Book
 Bu senenin Oscarlarının güçlü adaylarındandı. Başrolündeki iki kişi de bol bol takdir edildi ödüllendirildi. Evet güzel bir filmdi akıcıydı saate baktırmadı ama her zamanki minorities filmlerinden. Her yıl bu tarz bir film öne çıkartılıyor bu da böyle bir şanslı gibi.
Incendies
 Neden bu kadar zaman izlemediğimi bilemediğim inanılmaz bir senaryosu olan film. Bu filmi yeni yıla girdiğimiz gece izledim. Çok çok etkilendim. Senaryosu Oldboy etkisi yaptı. Müthis.
The Hunt
 Toplum lincini çok güzel anlatan mads mikkelsen'ın kendine hayran bıraktığı güzel bir danish filmdi.
Roma
Üfff yorum yapmayacağım kadar sıkıcıydı. Evet bütün ödüller sana. Netflixin sana verdiği paralarla nerelere geldin.
Transit
Bu filmin konusunu okuduktan sonra izlerken acaba ben yanlış filmi mi izliyorum diyip durdurup internette araştırdım. O derece şüpheye düşürdü. Çünkü film ikinci dünya savaşı dönemi ülkesinden kaçan birini anlatıyordu fakat her şey modern ve günümüzdü. Meğer meseleye farklı bir yerden bakıyorlarmış. Değişikti izlenebilir.
Die Welle
Enteresan bir alman filmiydi. Bir alman lisesi. İki ders biri anarşizm diğeri otokrasi. öğrenciler iki gruba ayrılıyor. Biz otokrasi dersini izliyoruz. Her şeyin demokratik bir şekilde başlarken nasıl kontrolden çıktığını. Senaryosu aslında bir kitapmış ve Erkek Lisesi'nde de okutuluyormuş diye okudum.
The Guilty
Tatlış Tom Hardy'nin Locke filminin çakması The Guilty, tek mekan olup size 90 dakika izleme vaadi veren filmlerden. Eh işte.