Rize/Ayder |
Bu ay 5 gece 6 gün süren bir Karadeniz turundaydım. Geçen sene de Sinop'a kadar olan bir tura katılmıştım aslında ama bloga yazacak vakit bulamadım. Şimdi kısa kısa fotoğraflarla desteklediğim bir karadeniz günlüğü yazmayı düşündüm. Haydi başlıyoruz.
1. Gün
Zongul'dan gece 12'de yola çıkan çoğunluğu teyzelerden oluşan kalabalık sabah 9 gibi tek şöförle(!) Samsun'a vardı. Samsun'da dönüşte kalacağımız Samsun airport resort otel'de kahvaltı yaptık. Açık büfe zengin bir kahvaltıydı. Sonra ordan çıktık ve bandırma vapurunu ziyarete gittik. Giriş öğrenci 1, tam 2 lira. Vapurun içinde komutanların insana hiç benzemeyen maketleri var. Bir kısmında da atatürk'ün herkesçe bilinen fotoğraflarından oluşan bir sergi yapmışlar ortaya da bir kaç parça özel eşyasını serpiştirmişler.
gerçek değil, rekonstrüksiyon |
çakırtepe'den ünye manzarası |
ünye sahilinden bir kuple |
Boztepe |
2. Gün
Sabah kalktık otelin evde bile daha zenginini bulduğum kahvaltısından sonra yola çıktık. Giresun'u pas geçip Trabzon'a yöneldik. İlk durak Akçabat. Deniz kenarında temiz bir lokantaya götürüldük Akçabat köfte yemek için. Önce masaya ekmekler geldi. karadeniz'de mısır ekmeği çok yeniliyor. Ekmeğin tatlısı gibi bir şey. Sonra acılı sos ve bulgur pilavı getirdiler. Köfteler çok lezizdi, salatası güzeldi. En son incecik hamurla açılmış içi fındıklı bir baklava getirdiler. Tıka basa doydum. Çorba var mıydı hatırlamıyorum. Bütün bu menüye 13 lira verdik. Çok ucuz değil mi?
Buradan sümela manastırına doğru yola çıktık. Yolda Sürmene'de durduk. Sürmene'nin çakıları ve bıçakları meşhurmuş. paslanmaz, körelmez yıllarca iyi kesermiş. Biz de birer tane aldık bakalım gerçekten öyle mi göreceğiz. Giderken rehberimiz trabzon hakkında geniş bilgiler verdi. 2011'de gençlik olimpiyatlarına ev sahipliği yaptığı için Trabzon'a bir sürü spor kompleksi yapılmış. Her taraf yeni binalarla dolu ama şehir bir yandan da cenevizlilerden, pontus rum'lardan kalma tarihi de içinde barındırıyor. Bizans dönemine ait Ayasofya Kilisesi'ni gördükten Sümela'ya yola çıktık. Tepeyi tırmandıkça hava kararmaya yağmur çiselemeye başladı. manastır yaklaşık 1100m'de.
aşağdan böyle görünüyor ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir. |
milli parka gelince dolmuşlara biniyorsunuz. gidiş dönüş için 6 lira veriyorsunuz önceden. onlar sizi belli bir mesafeye kadar getiriyor sonrasını siz yürüyorsunuz. rehber bize yok 70 merdiven çıkcaz 100 tane incez bir 300metre yürüyecez falan dedi hepimizi korkttu ama o kadar korkulacak ve abartılacak bir şey yokmuş. sadece sağ tarafın uçurum olduğunu unutmadan dikkatli bir şekilde yürümek gerekiyor.
binyıllık ağaç köklerine dikkat! |
sonunda göründü |
içerisi dışarıdan göründüğünden daha farklı. rehberin anlattığına göre atina'da yaşayan amca yeğen keşişler bir gece rüyalarında bir aziz ya da azize görüyor. bu aziz ya da azize onlara manastırın bulunduğu yeri tarif ediyor, bunlar da kalkıp yola çıkıyor. tabi hristiyanlığın yasak olduğu yıllardan bahsediyoruz. M.S 4. yy. deli misiniz nesiniz bana şu teknolojide bul deseler bulamam burayı.
giriş öğrenci 8tl.
sonraki durak atatürk köşkü,
köşk |
bahçenin bir kısmı |
çok güzel bir yere konumlanmış, Atatürk'ün vasiyetini yazdığı köşkün içinde fotoğraf çekmek maalesef yasaktı. Ama mutlaka görülmeli eski filmlerdeki gibi çok güzel.
giriş 1 tl olabilir.
3. Gün
sırada çay fabrikası gezmece var.
çayın memleketindeyiz |
sırada uzungöl.
uzungöl |
bir fotoğraf çekinebilir miyiz? |
uzungöl'de inan kardeşler'e gidip alabalık sefası yaptık. lahana çorbası içtim ilk defa. çok ağır olacağını düşünmüştüm ama beklediğim gibi çıkmadı. üstüne meşhur trabzon sütlaçı yedik. her şey çok lezizdi. uzungöl turistik olmaya başladığı için her taraf çirkin yapılarla dolmaya başlamış. var olan yeşili de bitirmeden mutlaka gidip görülmeli. ayrıca etraf arap turist kaynıyordu. sanki biri cevahiri uzungöl'e boşaltmış gibiydi.
karnımız da doyduğuna göre haydi bakalım rize'ye ayder yaylasına gidiyoruz.
rize/ayder |
buradan dönüşte artvin'e otelimize yol aldık. ertesi gün batum'a gidip bir günü orada geçirdik. (Batum postunu ayrıca yapacağım.) batum dönüşü hopa'da bir gece daha kalıp dönüşte tekrar geze geze samsun'a kadar durmadık. Giresun'dan meşhur ince kadayıf ve pestil aldık. Trabzon'dan ekmeklerimizi aldık. Samsun'da rus pazarına gittik ve bolca alışveriş yaptık.
bir hafta boyunca yeşile, müziğe, komik karadeniz insanının sevimliliğine doydum. şimdi görmek istediğim bir güney ve doğu anadolu kaldı. haydi bakalım.
Yıllar sonra gelen edit: Batum postu için buraya gelebilirsiniz
3 yorum:
karadenizli olduğumu söyleyince herkes "valla hayalim güzel bir karadeniz turu yapmak" diyor :) ben de gidin görün tabi diyorum hala gitmemişler çok fazla.. ne güzel olmuş sen gitmiş gezmişsin :)
Merve Sevim,
Hoşgeldin! Çok teşekkür ederim yorumun için. Ben de gittiğim için çok mutluyum şimdi de gönlümde doğu ve güney doğu anadolu turu yatıyor ama biraz zor gibi bu aralar:/
Çok iyi kesinlikle bu turu ilerleyen senelerde yapacağım
Yorum Gönder