27 Temmuz 2011 Çarşamba

go and get yourself loved

Wristcutters: A Love Story
Bir afterlife düşünün. Tıpkı dünya gibi ama sadece intihar edenler buraya gelebiliyor. O yüzden bitki ve hayvan bakımından biraz yoksun. geri kalan her şey aynı. hı bir de barda çalan müzikler intihar eden müzisyenleri içeriyor. işte böyle bir dünyada geçen filmimizin ana karakteri kız arkadaşının da intihar ettiğini öğrenince onu bulmaya karar verir. gogol bordello müzikleri yapmış. uzun bir yolculuk ve 3 kişinin bir otomobil içersinde olduğunu düşünürseniz dınnn evet bildiniz everything is illuminated! now.

Interview with the vampire: The Vampire Chronicles
 evet eski bir film evet tom cruise, antonio banderas ve brad pitt oynuyor. evet vampire filmi. ama ben beğenmedim içim sıkılmadı değil yer yer. kirsten dunst'ın küçüklüğünü izlemek güzeldi ama.

The Bourne Identity


yıllardır bu filmi izlemeyi erteliyorum. çünkü evde cd'si vardı hatta devam filmi supremacy'nin de... fakat tv'de görünce dayanamadım izledim. sonra cd'yi açınca içinden con kuşak'ın oynadığı identity filmi çıktı. abime lanet ettim sonra supremacy'i taktım bilgisayara çalışmadı. bidaha lanet ettim. film güzel ama TAM BENLİK DUDE!. aksiyon mu heyecan mı ne ararsan var.
happythankyoumoreplease
how i met you mother'ın(buarada son sezonu çok eyi yaa) ted'i josh randor'ın yazıp yönettiği üstüne oynadığı film happythankyoumoreplease (mutluyum, devam et olarak çevirmişiz ya bu filmi BRAVOOO) sundance 2010'un açılış filmi oldu.

Aslında filmi anlatmak isterdim ama bi on saatimi burda yazı yazarken geçirmek istemiyorum. Çünkü ortada anlatılacak pek bir şey yok. yazdığı romanları ile takdir kazanmaya çalışan Sam, Sam'in kız arkadaş çalışmaları, Sam'in kuzeni, Sam'in en yakın arkadaşı üzerinde dönen bir hikayeler birlikteliği var. İlk yönetmenlik deneyimi için çekimler hiç de fena değil ama senaryoda ciddi eksiklikler var. Sahneleri duygusallaştırıp bir kaç akustik içli şarkı koyunca olmuyor maalesef. Filmin yan karakterleri aslında güçlü olmalarına rağmen bu gösterilememiş. Mesela Sam'in kuzeni ve onun sevgilisi arasındaki ilişki çok güzeldi. Ama ya Sam'in metroda bulup eve getirdiği çocuk? O olmasa puff diye uçsa atıyorum filmde pek de bir şey eksilmez. Ayrıca Sam bizim Ted'in sakallı versiyonu gibi bir şeydi.

Hepsinden öte ben filmi izlerken filmin sonuna doğru yaklaştığımızı ara verilmediğini düşündüm ama meğersem hala aynı bir saatin içindeymişim. Yavaş akıyordu olaylar. Ayrıca sam'in yolda durup izleyecek kadar vurulduğu kız Kate Mara bence yanlış bir seçim olmuş.

Go josh daha iyisini başarıcaksın biliyoruz.

3 yorum:

Prometheus dedi ki...

Şu vampirle görüşmeyi ilk izlediğim zaman geldi aklıma, lisedeydik be o zaman, insaf ama :P Ankarada baya soğuk bir kış günü Mithatpaşa Caddesinde bulunan Ziraat Kültür Merkezinde gösterimdeydi bu ve 2 davetiye bulmuştum biyerlerden. Gittik 2 arkadaş, filmin yarısında sıkıldık, aynı gün Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçına da gidecektik ve o zamanlar stadlara giriş falan baya problemli olduğundan erkenden gidip mal mal bekliyoduk statta, filmi de yarıda bıraktık yane :)
Akşam 7'de oynanacak maça öğlen 2 de gittik, .ımız dona dona 5 saat bekledik Ankara ayazında, sonra maç falan ama bi .ok da anlamadık tabi, eve döndüğümüzde kaskatıyız, ehehe:)
Ah nostalji ah, retroya bağladın beni blog yazarı the gürültü, nerdeysen çık ortaya ve düzelt bu durumu çabuk! :DDD

gürültü dedi ki...

ahhaha hadi ya bayağ acı dolu bi anıyı hatırlatmışım:D olsun en azından filmin hatırlattığı br şeyler var muhtemelen ben hiçbir şey hatırlamayacağım yıllar sonra:D

Prometheus dedi ki...

eheheh, aynen öyle, kanayan yarama parmak bastın, acıttın canımı :PPPP
unutmak en güzeli, belki de değil bilemedim şimdi :D