17 Temmuz 2011 Pazar

Harry Potter and Deathly Hallows Part 2

Harry Potter and Deathly Hallows Part 2
Blogcağzııım abimde takılıp kaldığım vakitler her gün bir filmle hayatımı ödüllendirdim en son da gelmeden harry potter'a gittim. Dile kolay ben 10 yaşındaydım her şey başladığında ilk kitap eve geldiğinde. sonra filme gittik sonra her kitap çevrilcek diye heyecan içinde bekledik yani şahsen ben bekledim. bi de harry potter benim en kaliteli kitap serilerimden biridir. kitabın şeklinden bahsediyorum. yapıkredi o zamanlar böle dışında kalıbı olan (adını bilmiyorum) şekilde basıyordu ve sayfalar beyaz ve kalındı. çok hoşuma gidiyordu blog. gözlerim kör olcak şekilde okuyordum. (gerçi bu alışkanlığım hala değişmedi ama amaç değişti. o zamanlar macera sürükleyici olduğu için öle okuyordum şimdi bitse şu kitap sebebiyle oluyor çoğunlukla.) neyse alışveriş merkezi sinemalarına gitmemeye kararlıydım ama bana en yakın yer avm olduğundan yapcak bişi yoktu. ama şöyle söyliyim gördüğüm kadarıyla cinebonus reklamları azaltmış. başlangıçta az reklam vardı ve en önemlisi film arasından sonra hiç reklam yoktu. bu sadece harry potter'a mı özel yoksa genel bir politika mı bilmiyorum. bu arada bana 3d gözlük sattılar girişte hem de fişli. sonra çıkışta topladılar nasıl bir mantıktır olaydır çözemedim. sandım ki bundan sonra cinebonus'da real 3d izlemeye gittiğimizde gözlük almayacağız fakat hiç de öyle değilmiş.

filme gelenlerin arasında yaşımla bayağ sırıtıyordum kendimi teyze gibi hissettim. bu veletlerin önüne hazır geldi seri tabi birini bitirip birine başladılar bizim gibi çevirileri aşkla beklemediler pehhh.

tamam filmle ilgili yorumuma gelirsek ABİ NE SAÇMAYDI YAAA AHAHAH. evet ohh bunu dedim rahatladım. çünkü böyle BİR EFSANEYE yakışmayacak final yapmışlar. oysaki part 1 'de umutlarımız yeşermişti beklentiler yüksek tutulmuştu vah vaaah. özellikle voldy ve harry'nin sevişmeli düşüş sahnesinde bende makaralar koptu. ama o kadar da alaycı izlemedim canım. mesela bazı sahnelerde yanımda benim gibi yalnız gelen kadınla gözyaşlarımıza hakim olamadık. beraber büyüdük biz bu yollarda harry. hep seninleydik. kötülerle beraber savaştık. ayrılmak üzücü ama bakarsın bir gün bir yerde yeniden karşılaşırız.

o 19 yıl sonra muhabbetine hiç girmeyecektiniz hiiiç. inanılmaz sırıtıyor hikayede de kitapta da... yaşlandırılmış hermione harry ve ron üçlüsü inanılmaz komikti.

konuyla ilgili heh lafı ağzımdan aldın diyen yazı için sizi kediler ve kitaplar'a yönlendiriyorum.

Scott Pilgram vs The World


gel gelelim scott pilgram kardeşimize. sevgilisinin 7 ölümcül ex boyfriendiyle savaşan bu genç delikanlımız adeta bilgisayar oyunlarından gerçek dünyaya kaçmışçasına maceradan maceraya koşuyor. soundtrack enfes. şarkılar beck elinden çıkma.

fakat bu michael cera denilen çocuğumuzun kaderi niye böyle olmak zorunda.

Juno
kendisini izlediğimiz bir sonraki film juno ve daha önce izlediğimiz superbad'de hep aynı insan sanki. bir tek ismi değişiyor. ya bahtsız hep aynı karakter denk geldiğinden ya da anca bunu verebiliyor. Juno'ya gelirsek 16 yaşında hamile lise öğrencisinin dramı bu da. kimya dawson elinden çıkma enfes bir soundtrack'e sahip. arada sonic youth superstar patladığında tüylerim diken diken olmadı değil. ellen page'i sevmedim. bizim bölümdeki bi kızı hatırlattı bana izlerken feci şekilde çok rahatsız oldum. filmde eh işte vakit geçirtir çok uzun değil zaten.

Chasing Amy
işte bilgisayarım bozulduğu sırada bu filmi izliyordum. neyse ki tamamlayabildim. Kevin Smith'in yazıp yönettiği bu filmde silent bob'u konuşurken gördük. hem de ne konuşma. Ben affleck'i sevmezdim ama filmi izleyince biraz ısındım. yakında the town'unu izleyip aramızı iyi tutmaya çalışacağım. chasing amy bu filmden sonra kalıp olarak dile girmiş bu arada. nasıl mı? işte bir kıza ya da erkeğe delice aşık olup ilişkiyi mahvettikten sonra potansiyel sevgililerde aynı kişiyi arıyorsan işte o zaman  you're chasing amy. iyi film tavsiye edilir.


Kramer vs Kramer

çocuk karaktere öldük bittik. müthiş bir meryl streep & dustin hoffman  performansı. meryl streep'in ne kadar gençkenki filmlerini izlersem o kadar aşık oluyorum. kadın müthiş!

Rain Man
evet geç kaldım ama böyle durumlar yaşanabiliyor. yakışıklı tom cruise ve muhteşem oyunculuğuyla dustin hoffman tekrardan ne varsa eski filmlerde var dedirtiyor. gerçekten 80ler ve 90lar filmlerini izlerken benim ufkum genişliyor sinemaya olan bağlılığım inanılmaz artıyor. o meşhur theme'i de koyayım hemen.



Mr. Nobody
 eğer paralel dünyalarla, kuramlar, teoriler yaşayamadığımız ya da yaşadığımız diğer hayatlar ilgi alanınızsa işte size mr nobody. 2.5 saat ama boş kafayla izleyin çünkü 2.5 saat yoğun bir şekilde geçiyor.(allahım yanlışlıkla frenç afiş indirmişim sadıugsdıuas). bu filmi seven de var nefret edip 20 dakikasında bırakan da. ben açıkçası filmin mesajı olduğunu ve benim o mesajı fazlasıyla aldığımı düşünüyorum.çünkü film bittikten sonra etrafa farklı gözlerle bakar oldum.

Star Trek
güzel işte aksiyon falan. ama niye top 250'de?

L'illusionniste
Hmmm nefis bir Fransız animasyonla kapanışı yapıyorum. oscara'da aday olmuştu bu film aynı zamanda. izleidkten sonra çok mutsuz kalktım bilgisayarın başından. hikayesi çok dokunaklı, çizimler ayrıntılar bir o kadar muhteşem. altyazı bulmaya kalkmayın zaten toplasan 3 kere konuşuyorlar. filmdeki alice beni çıldırttı yok ayakkabı palto elbise isterim. aaa yeter bi sınıfını bil canım bu kadar özenme olmaz ki ama.

3 yorum:

Prometheus dedi ki...

O bu değil de, daha izlemedim ama, Harry'nin son filminin premieri esnasında Londra'daydım şans bu ya :D
O ne kalabalık yaw :D

Bu arada Emma Watson da çok tatlı olmuşşş, büyüdükçe güzelleşti :P

gürültü dedi ki...

evet bi arkadaşım da ordaydı anlattı :D

Prometheus dedi ki...

:D